İş Sağlığı ve Güvenliğinin Amacı, çalışanlara sağlıklı ortam hazırlamak, çalışma şartlarının olumsuz etkilerinden onları korumak ve verimi artırmaktır.
Güvenlik kavramı, sadece işyerindeki güvenli çalışma ortamı ile sınırlandırılmamalıdır. Bir çalışanın kendini güvende hissedebilmesi için çalışma ortamında mutlu ve içi rahat olması, işletmenin ve yönetim kademelerinin desteğini, teknik yapının yeterliliğini hissediyor olması gerekmektedir.
İşçi sağlığı ve güvenliği çalışmalarının yukarıdaki genel amaçlarının dışında; işyerlerinde yeterli güvenlik tedbirlerini alarak işçilerin korunması, işçilerin tıbbi, fiziksel ve ruhsal açıdan en üst seviyeye çıkarılması, işyeri ortamında sağlığa zarar verebilecek unsurların hijyenik önlemlerle ortadan kaldırılması, işçiler ile iş arasındaki uyumun sağlanması, meydana gelen sağlık zararlarının ve meslek hastalıklarının tespit edilerek işçilerin tedavi olmalarının sağlaması, karşılaşılan zararların derecelerini objektif ve bilimsel yollarla belirleyip değerlendirmenin yanı sıra işyerinin güvenliğinin de sağlanması, olası kazaların engellenerek verimliliğin arttırılması hedefleri vardır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarının bir bölümü ölümle, bir bölümü ise sakatlanma ve yaralanmalarla sonuçlanmaktadır. Bu olayların manevi üzüntüsü ve meydana gelen maddi zararın ve milli servet kaybının büyüklüğü, insanların iş sağlığı ve güvenliği üzerinde önemle durmalarının geçerli nedenleridir
İşverenler; maddi ve manevi menfaatleri nedeniyle, çalışanlar; doğrudan etkilenen kişiler olarak, devlet ise, vatandaşlarının sağlığını ve mutluluğunu düşünmek zorunda olduğu için İş Sağlığı ve Güvenliği konusu ile yakından ilgilenmek durumundadır.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda, çalışmanın savaştan üç kat daha tehlikeli olduğu, içki, uyuşturucu veya savaşlardan daha fazla insan öldürdüğü; savaşlar yüzünden yılda 650 bin insan ölürken, iş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle her yıl 2 milyon insanın öldüğü belirtilmektedir. Araştırmalar, günümüzde Dünya ölçeğinde, her saniye üç işçinin iş kazası sonucu yaralanmakta olduğunu, her üç dakikada bir işçinin iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu ölmekte olduğunu ortaya koymaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) rakamlarına göre; her gün yaklaşık 6.000 kişi iş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle; yıllık toplamda ise 350.000 kişi iş kazası, 1.700.000 kişi ise meslek hastalıklarından yaşamını yitirmektedir.
Yukarıdaki veriler bize iş güvenliğinin önemini vurguluyor olmasına karşın, işverenlerin daha fazla menfaat elde etme arzusu, çalışanların geçim kaygısı ve devletin denetim konusundaki eksiklikleri nedeniyle ciddi bir önlem alınamamaktadır. Bunun da kanıtı geçtiğimiz yıllar arasındaki iş kazası ve meslek hastalıkları verilerine bakıldığında bir azalma görülmüyor olmasıdır.